Bilgen'den AKP'ye: Kendi insanlarınızın hayatını değerli görün 2016-10-01 19:01:27 ANKARA (DİHA) - Suriye-Irak tezkeresi görüşmelerinde konuşan HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, “Bu topraklarda, bu coğrafyada gerçekten barıştan yanaysanız, Suudi Arabistan'ın çıkarlarını savunmanın ötesinde kendi halkınızı, kendi topraklarınızı, kendi insanlarınızı, onların hayatını değerli görmek zorundasınız” dedi. HDP Sözcüsü ve Kars Milletvekili Ayhan Bilgen, Suriye ve Irak’a sınır ötesi operasyon yetkisi veren tezkere görüşmeleri sırasında Meclis Genel Kurul’unda konuştu. Bilgen, 600 haftayı geçkindir yakınlarının akıbetlerini öğrenmek için eylem yapan Cumartesi Anneleri’ne selam gönderdi. Bugün Meclis’te konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde Berfo Ana’ya verdiği sözü kasteden Bilgen, “Özellikle bir asır acıyla yaşayıp ama Cemil Kırbayır'ın kokusunu alacağı gömleğe bile kavuşamadan aramızdan ayrılan Berfo Ana'nın hepimizden alacaklı gittiğini kendisine söz veren siyasetçilerden alacaklı gittiğini ifade etmek istiyorum” dedi. Türkiye’nin dış politikasına dair konuşan Bilgen, “ Değerli milletvekilleri, eğer ölümler arasında bir ayrım yapmıyorsanız, Şii, Sünni, Türkmen, Kürt, Arap bir ayrım yapmıyorsanız aslında bu topraklarda her gün Aşûre her yer Kerbela'dır. Eğer bin dört yüz yıldır ta o vahşetten bu yana insanlığın en büyük ayıbı, İslam tarihinin en ayıplı katliamlarından bu yana bu topraklarda, bu coğrafyada kan durmuyorsa göz yaşı durmuyorsa galiba konuştuğumuz konuyu da yani Irak'ın, Suriye'nin geleceğini de değerlendirirken işi sadece bu toprakların kaynaklarında gözü olanların, hesabı olanların, planı olanların eleştirilmesinden ibaret görmeyip bunda bizim payımız nedir, bu toprakları yönetenlerin, bu ülkeleri yönetenlerin bunda ne kadar payı vardır, galiba bunu da sorgulamamız gerekiyor” ifadesinde bulundu. Abdülhamit hatırlatması Bilgen, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından başlatılan Lozan tartışmasına dair ise şunları ifade etti: “Aslında tam gündemle doğrudan ilişkili, içerik olarak ilişkili çünkü eğer Lozan'ın zafer olmadığını düşünenler kendileri Lozan'da masada olsalardı Musul'u da Halep'i de Kerkük'ü de Türkiye topraklarına katacaklarını düşünüyor idiyseler yani kendilerini bu kadar güçlü, etkili diplomatlar olarak görüyor idiyseler vallahi onu onların özgüvenine bırakıyorum, söyleyecek bir şey yok ya da Süleyman Şah Türbesi'ni Viyana kapılarına götürmeyi hesap ediyor idiyseler Lozan görüşmelerinde bulunduklarında, buna diyecek söz yok ama içerikle ilgili adalar tartışması yapıyorsanız öncelikle adaların ne zaman, kimin iktidarı döneminde kaybedildiği konusundaki asgari tarih bilgisine sahip olacaksınız. Değerli milletvekilleri, adalar kaybettiğimiz 1,5 milyon kilometrekare toprak içerisinde Sultan Abdülhamit zamanında kaybedilmiştir. Yani, 1800'lü yılların, 19'uncu yüzyılın son çeyreğinde Kuzey Afrika'nın neredeyse tamamı, Romanya, Bulgaristan, Yunanistan, Bosna, Karadağ, Erzurum, Kars, Doğubayazıt, Batum ve tabii İngilizlere borçların ödenmesine kefalet karşılığında bırakılan Kıbrıs tam da o dönemde kaybedilmiştir. E şimdi bir taraftan Lozan'ı bu boyutuyla eleştirip ‘Burnumuzun dibindeki adalar gitti.’ deyip öbür tarafta Sultan Abdülhamit'le ilgili anma programları düzenliyorsanız başarıdan ne anladığınızla, kayıptan ne anladığınızla bir daha yüzleşmeniz gerekiyor.” Erdoğan’ın yaklaşık 2 ay önce Lozan ile ilgili tam tersi ifadeler kullandığını anımsatan Bilgen, “Niyetiniz ciddi bir yüzleşme açmak, başlatmak değil, başka tartışmaları örtmek olarak yorumlanır. Elbette, Lozan'ın tartışılacak boyutları var. Özellikle de Lozan'ın imzalandığı tarihte Türkiye'de laiklik yoktu. 1923, laiklikten önceki bir tarihtir ve azınlık statüsü zimmi hukukuna göre düzenlenmiştir yani din eksenli bir hukuk ortaya çıkarılmıştır. Keşke Türkiye, 1924'ten sonra oturup kendi yurttaşlarına din eksenli bir statü vermekten vazgeçip herkesin eşit hukuka sahip olduğu bir düzenlemeyi yapmayı başarabilseydi ve keşke bugün Lozan tartışması açanlar bu eksendeki eksikliği telafi niyetiyle bunu yapmış olsalardı. Elbette, tarihteki herkes tartışılır ama bu tartışmayı yaparken bir, kendi haddinizi bilmeniz iki, eleştirdiğiniz insanların hakkını gözetmeniz gerekir” diye konuştu. ‘Oyunu anlayacağız ama geç olacak’ Bilgen, geçtiğimiz günlerde, ABD Senatosu’nun Başkan Obama’ya rağmen Terörizmin Sponsorlarına Karşı Adalet Yasa Tasarısı çıkarmasını işaret etti ve Türkiye’nin Ortadoğu politikasına dair şunları söyledi: “Bu tasarının çıkmaması için ilk tepki veren ülkelerden birisi biziz. Ben önce İnternet'te haberi okuduğumda, bu ifadeleri gördüğümde işte, ‘kaygı verici’ ‘sakat bir yaklaşım’ ifadelerini gördüğümde sandım ki Suudi Arabistan Dışişleri Bakanlığının açıklamasıdır. Ama öyle değilmiş, Türk Dışişleri Bakanlığının açıklamasıymış ve Başkan Obama'ya da çağrı yapılıyor, deniyor ki: ‘Bu Temsilciler Meclisini, Senatoyu yani Kongreyi durdur, bu yasa çıkmasın çünkü sakat bir yaklaşım var, egemenlik hakkına müdahale var.’ Bu topraklarda, bu coğrafyada gerçekten barıştan yanaysanız, Suudi Arabistan'ın çıkarlarını savunmanın ötesinde kendi halkınızı, kendi topraklarınızı, kendi insanlarınızı, onların hayatını değerli görmek zorundasınız. Toprak bütünlüğüyle idari yapıyı birbirine karıştırmadan Suriye'nin toprak bütünlüğü, Irak'ın toprak bütünlüğü konusunun asla Suriye'nin nasıl yönetileceği konusu olmadığının farkında olarak hareket etmek ve dış politikamızı bu açıdan yeniden gözden geçirmek zorundayız. ‘ÖSO’ diye dünyaya sunduğumuz, savunduğumuz güç, müttefikimiz gerçekten ÖSO mu değil mi, bunu bütün dünya biliyor. Haritalara bakın Ahrar-uş Şam nereye gitti? Nusra'nın kontrolündeki bölgeler uçtu mu, buharlaştı mı? Peki, bu örgütler, bu bölgelerdeki kontrolü kime kaptırdılar? Bütün dünya biliyor aslında bizim sadece ÖSO'yla birlikte hareket etmediğimizi. Ama ne yazık ki bütün dünyanın bildiğini biz kendi halkımızdan sakladığımız için bir süre sonra, gemi batınca, bizi Rakka'ya çekmeye çalışanların, bizi Musul'a çekmeye çalışanların oynadığı oyunu anlayacağız ama geç olacak.” (dn/mö)